Perşembe, Aralık 03, 2009

11. SINIF TÜRK EDEBİYATI

11.Sınıf Edebiyat Kitabı (sf.94-105)


3, COŞKU VE HEYECANı DILE GETIREN METINLER (ŞiiR) VE MENSUR ŞiiR
Hazırlık
ı. Verilen dörtlük bir resimle ifade edilebilir. Verilen dörtlükte yapılan betim*lemeler, okuyucunun zihninde canlanan bir görüntüye sahiptir. Bu nedenle Servet*i Fünün Döneminde “resim gibi şiir yazma” anlayışı oldukça hakimdir.
2. Bir dönemde yazılan şiirlerin kendilerinden önceki dönemlere ait şiir şekille*rinden farklı olması, birtakım yeni. edebi türlerin şiire girdiğinin bir göstergesidir .

İnceleme
1.Şiirin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki ses benzerlikleriyle de ahenge yardımcı bir söyleyiş oluşturulmuştur.
2. Verilen bendin söyleyişine dikkat edilirse, şiirin başlığında olduğu gibi yağ*murun yağış sesi ve ritmi verilmeye çalışılmıştır.
3. Şiir başta ve sonda birer bent ve arada beyitlerin yer aldığı bir yapıya sahip*tir. Tevfik Fikret bu şiirinde klasik divan şiiri kalıplarını kırmış, söyleyiş ile tema arasında bir yapı meydana getirmiştir.

4. a Şiirdeki bentler ve beyitler şiirin birimleridir. Birimlerde günümüz Türkçesiyle kısmında da verildiği gibi yağmurun yağışı ve yağmur yaşarken şai*rin izlenimleri dile getirilmiştir .
. b. Birimlerde anlatılanlar şiirin temasını farklı yönlerden işleyerek bir bü*tün oluşturmaktadır.
5. a Şiirin başında ve sonunda bent,Lida Dai Dai Hua Jiao Nang bentler arasında ise beyitlerin kullanıl*ması, yağmurun yağışı da düşünülürse, önce hafiften başlayan (ı.bent), daha son*ra hızlanan (beyitler) ve yine bitmeden önce yavaşlayan (sonuncu bent) yağmur sahnesi canlandınlmaya çalışılmıştır.
b. Şiirin yapısıyla temasıarasındaki ilişkiyi resmediniz.
1.ETKiNLIK
ı. Grup: Ahmet Muhip Dıranas’ın Yağmur adlı şiirinin teması, Fikret’in şiirin*de olduğu gibi “yağmur”dur. Tema şairin duyuşuna göre anlatılmıştır.
2. Grup: Hay-Kay, Japon şiirine ait özel bir nazım şeklidir. İşlenen tema ise yi*ne yağmurdur.
Bu durum temanın evrensel bir özellik taşıdığını gösterir.
6. Şiirin temasıyla devrin siyasi ve sosyal gerçekliğiyle bir ili~kisi yoktur. Çün*kü Servet-i Fünun sanatçıları toplumsal konu ve sorunlardan uzak durmuş, birey*sel kanunlara yönelmişlerdir.
7. Tanzimat Dönemi sanatçılarında görülen toplumsal sorumluluk duygusu, Servet-i Fünun sanatçılarında yoktur. Bu nedenle işlenen temalar Tanzimat Döne*minde toplumsal, Servet-i Fünun Dönemlerinde bireyseldir.
2.ETKINLIK
Teması yağmur olan bir yazı yazınız.
8. Verilen beyitlerde doğal dil, şiİr dilinin birtakım benzetme, mecaz ve sanatla*rıyla kullanılmıştır. Bu durum beyitlerde şiir dilinin ağır bastığını göstermektedir. 9. Şiirdeki bentler ile iki, dört, altı, yedi ve sekizinci beyitlerde anjambman var*dır. Bu durum şiir dilinin nesir (düz yazı) diline yaklaştığını gösterir.
10. Yağmur şiirinde anlatılanlar, Servet-i Fünun sanatçılarının resim gibi şiir yazma anlayışlarına uygun olduğu için resimle ifade edilebilir. Şiir bu yönüyle parnasizm akımına uymaktadır. Şiirin her birimi birer sahne niteliği taşıdığı için şiirin tamamı parnasizm akımına örnektir.

PARNASİZM
Fransa’da şiir türünde ortaya çıkmış bir akımdır. Şiirdeki gerçekçilik diyebile*ceğimiz pamasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiirdeki sentezinden oluş*muştur. 1886′da “Pamas” adlı derginin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır (Pamas:
Mitolojide ilham perilerinin yaşadığına inanılan efsanevi dağın adı).
Pamasyenler şiiri salt biçim olarak görürler. Bu nedenle biçim güzelliğini her şeyin üstünde tutarlar. Yine aynı nedenlerle ölçü ve uyağa çok önem vermişler, ritmi ön plana çıkarmışlardır. Sözcüklerin birarada kullanılmasından doğacak mü*ziği de şiir için gerekli görmüşlerdir. Pamasizm, rom an tizm e tepki olarak doğdu*ğu için bu akımda duygunun yerini düşünceler almış, pamasyenler şiirde ayrıntılı ve nesnel betimlemelere yer vermişler, duygusallığı reddetmişlerdir.
Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler.
“Sanat, sanat içindir” görüşünde olan pamasyenler şiirde yarar değil, güzellik ararlar.kaynak:www.dersnotlari.biz
Tarihteki mutIu dönemlere duyulan özlem, yabancı ülkelerin manzara ve gele*nekleri işlenen konulardır.
Pamasyenler Eski Yunan ve Altın mitolojisine büyük hayranlık duyarlar. Do*layısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler taşır.
Başhca temsilcileri:
Th. Gautier

T.D. Banville François Coppee J.Maria de Heredia
SEMBOLİZM (SiMGECİLİK)
19.yüzyılın ikinci yarısında pamasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir akımdır.
Pamasyenler insan duygularına, izlenimlere önem vermiyorlardı. Onlar için önemli olan gerçekti, düşüncelerdi.Sembolistler bu anlayışa karşı çıkmış, duygu*sallığa, insanın iç dünyasına yönelmişlerdir. Onlara göre somut varlıklar, dış dün*ya ile insanın duyuları arasında köprü kurmaya yarayan birer simgedir. Çünkü dış gerçek ancak insanın algılayış biçimiyle var olur. Yani insan onu nasıl algılıyorsa öyle değerlendirilir. Sembolistier, semboller aracılığıyla dış çevrenin insan üze*rindeki etkilerini ve izlenimlerini anlatmışlardır.
Şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı durumuna ge*tirmişlerdir. Onlara göre şiir düşüncelere değil duygulara seslenmelidir; çünkü şi*ir bir şeyanlatmak için yazılmaz.
Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve herkes kendince yorum getirebilmelidir. Söz-

cüğün anlam değerinden çok müzikal değeri önemlidir. Anlam kapanıklığı ve farklı çağrışımlar yaratabilme amacı, bol bol mecaz ve istiarelerin kullanılmasına yol açmış, dolayısıyla dil de ağırlaşmıştır.
Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma, çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleş*tirme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık, sembolizmin en belirgin özelliklerindendir.
Durgun sular, ay ışığı, alacakaranlık, tan ağartısı, perdede gezinen gölgeler ve ölüm başlıca temalarıdır. Lirizm, bu anlayışın en önemli ögesi durumundadır.
Pamasyenlerin genellikle “sone” nazım biçimini kullanmalarına karşın, sem*bolist1er daha çok serbest nazım biçimlerine yönelmişlerdir.
Başhes temsilcileri.:
Baudelaire Rimbaud
Mallarme Verlaine Puşkin
1 ı. Yağmur şiirinde tabiat, yağmurun yağmaya başlaması, sokakların durumu, gökyüzününaldığı haJ ile hayvanların hali göz önüne serilerek anlatılmıştır.
12. Verilen mısradaki “yaslı şarkılar” (nevha-ger mağme-söz) ifadesi gerçek anlamı dışında kullanılmıştır. Çünkü “yaslı” sözcüğü insan için www.dersnotlari.biz kullanılırken bu dizede şarkı için kullanılmıştır.
Şiirde ayrıca “çekingen darbeler, ağlaşan seller, can çekişen dalgalanmalar, so*ğuk gölge, sönen heyula, hayalet, solgun, tükenmiş kadın, hazin kuşlar, ruhumun kulağı, soğuk bir sessizlik, heves dolu damlalar” gibi birçok ifade gerçek anlamı dışında kullanılmıştır.
13. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairle*rinin yeni ve eski kalıplarından çok farklı imge ve tamlama bulma arzularının yan*sımasıdır.
14. a.
“muhteriz darbeler” ~ teşhis (kişiselleştirme)
“Sokaklarda seyl-abeler ağlaşır” ~ teşhis (kişiselleştirme)
“gfiş-ı ruhum” ~ teşhis
“sükun u tanin” ~ tezat
b. Söz sanatları Yağmur şiirinin ahengini ve söyleyişini yansıtmakta birer araç olarak kullanılmıştır.

15. Yağmur şiirindeki beyitler ile bentler divan şiiri ve Tanzimat şiiri gelene*ğiyle ilişkilidir. Şiirde hem eski hem de yeni unsurlar bir arada kullanılmıştır. Şi*irdeki tema, şairin duyuş ve gözlemlerini yansıtacak şekilde işlenmiştir.
16. Yağmur şiiri bireysel duyguların dile getirildiği bir şiir olması dolayısıyla döneminin sosyal şartlarından uzak bir şiirdir. Kültürel anlamda ise ancak Servet*i Fünunun şiir anlayışıyla ilişkilendirilebilir.
17. Yağmur şiirinde anlatılanların herkeste aynı duygu ve ruh halini yansıtma*nı beklenemez. Şiirde anlatılanlar Fikret’in ruh halini yansıtmaktadır. Bu durum, edebi eserlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir.
18. Yağmur şiirindeki, yağmura atfedilen ifadeler ve yağmurun şairin zihninde yarattıkları hayal unsurları, “yağmur”un kendisi ise bir gerçeklik unsuru olarak yorumlanabilir.
19. Şiirde anlatılan olaylar, yaşananlar, şairin yani anlatıcının gözlem, duygu ve ruh halini yanısıttığı için ona özeldir. Bu da olaylar ile anlatıcı arasında sıkı bir ili*şiki olduğunun göstergesidir.
3.ETKINLIK
Şiirin günümüz Türkçesi bölümünde verilen hali bir düz yazı metni gibi düşü*nülürse, şiirdeki anlamın değil, ahengin, duygu halinin ve şiirin okuyucu üzerin*deki etkisinin kaybolduğu görülmektedir.
20. Tevfik Fikret
(24 Aralık 1867, İstanbul - 19 Ağustos 1915), 1888′de Galatasaray Lisesi’ni bi*tirdi ve yine Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yapmıştır. Devlet dairelerinde memuriyet, okullarda öğretmenlik yaptı. Okul yıllarında başladığı şiirle ilgilen*meyi sürdürdü.
Servet-i Fünun dergisinin çevresinde şekillenen topluluğa katıldı. İlk kitabı Ru*bab-ı Şikeste (Kırık Saz) 1900′de yayımlandı. Tevfik Fikret’in Türk şiirinin Batılı bir kimlik kazanmasında rolü büyüktür. Fikret Abdülhak Hamit’in ve Galatasaray Sultanisi’nden hocası olan Recaizade Mahmut Ekrem’in tesiriyle Batılı anlayışta*ki şiire yönelmiştir. Fikret’in Servet-i Fünun anlayışına bağlı şiirlerinde işlediği konular özellikle aşk, tabiat ve günlük yaşamda karşılaşılan bazı küçük sorunlar*dır. Fikret, Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir.Bu şiirlerinin ana teması “hürriyet” ve “medeniyet”tir. İlk şiirlerinde sanat için sanat düşüncesinde olan şair, daha sonraki şiirlerinde top*lumcu bir anlayışa yönelir. Toplumu sıkan hürriyetsizliğe karşı yazdığı “Sis” şii*ri, büyük yankı uyandırır. Fikret,sanatının bu ikinci döneminde insanları birbirine

düşürdükleri için bütün dinlere düşmandır. Tarihe ve kutsal değerlere de karşıdır. Fikret şiirlerinde çoğu zaman aruz ölçüsünü kullanmıştır. Şiirde beyit bütünlüğü*nü kırmış,anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırmıştır.Naz*mı nesreeşiiri düz yazıya)yaklaştırmıştır. Fransız şiirinden alınan soneyi şiirlerin*de kullanmış, divan şiirinin müstezat nazım şeklini tanınmaz hale getirerek “ser*best müstezat”biçimini geliştirmiştir. Fikret, pamasizm akımından etkilenmiştir ve pamasyenlere bağlıdır.Fikret’in “manzum hikaye” türünde şiirleri vardır;Balık*çılar,Nesrin,Ramazan Sadakası,Hasta Çocuk”gibi. Fikret çocuklar için yazdığı şi*irleri hece ölçüsünü kullanarak yazmıştır ve bu şiirlerini “Şermin “adlı bir kitapta toplamıştır.Şiir1erini “Rübab-ı Şikeste” ve “Haluk’un Defteri” adlı kitaplarda top*lamıştır.
Tahsin Nahit
Tahsin Nahit (d. 1887, İstanbul - ö. 12 Mayıs 1919, İstanbul), Galatasaray Spor Kulübü’nün 9 numaralı kurucu üyesidir. Hukuk eğitimi almıştır, şair ve oyun ya*zarıdır. Fecr-i Ati akımının bir üyesidir.
Eserleri Oyun:
Hicranlar (1908)
Jön Türk (1909) Kösem Sultan (1912) Fİrar (1911)
Şiir:
Ruh-ı Bfkayd (1911)
Şiirdeki karamsar ruh halinin Tevfik Fikret’i yansıttığı rahatlıkla söylenebilir.
Bunun yanında Servet-i Foouncuların genel özelliği olan tablo gibi şiir yazma an*layışıyla, parnasizm aklIDlDlD özellikleri şair ile eseri arasındaki bağlantılardır.

zrmbilisim katkıları ile 2009 seo yarışmasına katılan herkese başarılar www.dersnotlari.biz yönetimi.
2.METIN
5.ETKINLIK
… uçuş> . -uş: tam kafiye
…. kuş
… kar > -ar: tam kafiye
… arar
… şeydası ~ -sı: redif

Şiirin ritmi, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki her türlü ses benzerli*ği şiirin ahengini sağlayan unsurlardandır.
2. Grup: Elhan-ı Şita adlı şiir üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten oluşan hem divan hem de Batı şiiri ile halk şiiri etkilerini taşıyan bir yapıya sahiptir.
ı. Verilen bentte kar yağışının ritmi sağlanmaya çalışılmıştır. Karın yağış ritmi tüm şiirde verilmiş, tıpkı Yağmur şiirinde olduğu gibi, resim gibi şiir yazma anla*yışına uyulmuştur.
2. Elhan-ı Şita şiirinin birimleri üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten ibarettir. Bu birimler şiirin teması olan “kar”etrafında bir araya gelerek şiiri oluşturmuşlardır. 6.ETKINLIK’
ı. Grup: Behçet Necatigil’in Kar Kar adlı şiirinde kar ve kar- kinayeli kullanıl*mıştır. Şair, şiirde bu iki sözcüğü tüm şiir boyunca gelişen bir tema içinde işlemiş*tir.
2. Grup: Herman Hesse’nin şiirinde kış teması işlenmiş ve bu tema şiirde sü*rekli gelişen, üstünde bir şeyler söylenen bir şekilde verilmiştir.
Farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerde de aynı temanın işlenmesi, temanın evrensel bir nitelik taşıdığını göstermektedir.

3. Elhan-ı Şita şiirindeki kar temasıyla, Yağmur şiirindeki yağmur teması Ser*vet-i Fünun Döneminde doğanın ve izlenimlerinin tema olarak seçildiğini gös*termektedir.
Ayrıca Tanzimat Dönemi şiirlerinden farklı olarak bireysel temalaı:ın, duyuş ve algılayışın ön planda olduğu görülmektedir.
4. Verilen bentte doğal dil, şairin algılayışla şiir, diline özgü söyleyişlerle, ken*di anlamları dışına taşarak kullanılmıştır.
5. Elhfin-ı Şitfi şiirinde anjamaman özelliği taşıyan mısralar şunlardır: - Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyam-ı nevbaharı arar
- Kapladı bir derin sükuta yeri karlar Ki hamilşane dem-b e-dem ağlar
- Bir beyaz rişe-i cenah-ı melek gibi kar Seni solgun hadikalarda arar
- Na’şın üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervaze karlar
Ki semadan düşer düşer ağlar
- Küçücük, ser-sefid baykuşlar gibi kar Sizi dallarda, lanelerde arar
- Yuvalarda -yetim-i bi-efgan!*Son kalan ma-i tüyleri kovalar karlar Ki havada uçar uçar ağlar
- Destinde ey sema-yı şita til de tildedir Berg-i semen, cenah-ı kebilter, sehab-ter … Dök ey sema -revan-ı tabiat gunildedir;*Hak-i siyahın üstüne safi şükilfeler!

- Her şahsar şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!*Bir tüde-i zılal ü siyah-reng ü na-ümid … Ey dest-i asman-ı şita, durma, durma çek Her şahsarın üstüne bir sütre-i sefid!
- Bir bad-ı hamüşun per-i safında uyuklar Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.
- Soldan sağa, sağdan sola lerzan ü girizan, Gah uçmada tüyler gibi, gah olmada rizan.
- Ezhar-ı baharın yerine berf-i sefidi, Elhan-ı tuyGrun yerine samt-ı ümidi.
Bu durum şili dilinin nesir diline yaklaştığını göstermektedir.
6. Elhan-ı Şita şiirindeki tabiatla ilgili ifadeler, betimlerneler (tasvirler) yapıla*rak verilmiştir. Bu özellik resim sanatıyla ilişkilendirilebilir. Bu bakımdan şiir par*nasizm akımının özelliklerini yansıtmaktadır.
7. Elhan-ı Şim şürindeki yan anlamlı kelime ve ifadeler:
“Beyaz titreyiş, dumanlı uçuş kalplerin çılgın ezgileri, güvercinlerin şarkıları, derin sessizlik, beyaz melek kanadının saçağı, mavi tüyler, tabiatın ruhu, gölgeler siyahlıklar ve ümitsizlikler yığını, beyaz örtü, emelller gibi yağan kar, hayal gibi koşan kar, sessiz rüzgar, saf kanat, sükut ilahilerinin ezgileri, semanın eli, cömert*liğin eli, kışın eli, kuşların ezgileri, ümit sessizliği.”
8. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairleri*nin eski kalıplardan çok farklı, yeni imge ve tamlama bulma arzularının yansıma*sıdır. Bu imgelerin kullanılma nedeni bireysel duyuş ve düşünüşü en yeni ve fark*lı biçimde yansıtma arzusudur.
9. a. Birinci beyitte karlar emellere ve hayallere benzetilerek teşbih; karın koşması ifadesiyle de teşhis sanatı yapılmıştır.
İkinci beyitte karın uyuklaması ifadesiyle teşhis, rüzgarın kanadı ifadesiy*le istiare sanatı yapılmıştır.
b. Söz sanatları şiirin ahengini sağlamakla birlikte aynı zamanda anlatıl*mak istenenin de daha etkili anlatılmasını sağlamaktadır.
10. Elhan-ı Şita şiirinde anlatılanların herkeste aynı duyguları uyandırması beklenemez. Bu durum edebi metinlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir. Edebi metin okurun duygu, zevk, kültür düzeyi, bilgi birikimine göre anlam kazanan bir sanat eseridir.

1 ı. Elhan-ı Şita şiiri döneminin siyasi gerçekliği ile ilişkili değildir, bireysel bir duygunun dile getirilişidir.
12. Elhan-ı Şita şiirindekiler düz yazı ile ifade edilemez. Şiirin düz yazı ile ifa*de edilmesi onun ahenk ve ritim unsurlarının kaybolmasına neden olacağı için şi*irde anlatılanların da tam olarak ifade edilememesine sebep olur.
13. Bkz. Hac Yolunda
Elhan-ı Şita şiiri Türk edebiyatının ahengi, ritmi ve söyleyişi ile nadir eserle*rinden biridir.
Anlama Yorumlama
ı. Servet-i Fünun şiirinde yapı bakımından eski kalıplar yıkılmış, söylenmek is*tenene göre yeni ve eski unsurların bir arada kullanıldığı bir yapı oluşturulmuştur. Tanzimat Döneminde ise yapı bakımından eski nazım şekilleri sürdürülmüştür.
Tanzimat Döneminde toplumsal ve siyasi konular işlenirken Servet-i Fünun Döneminde bireysel konular işlenmiştir.
Tanzimat Döneminde eskiye göre sade bir dil kullanılırken Servet-i Fünun Dö*neminde sanat için sanat anlayışı benimsendiği için ağır bir dil kullanılmıştır.
2. a Tevfik Fikret’in şiirindeki, İstanbul’a bir facialar şehri gibi bakış tarzı, Yahya Kemal’in aynı manzara karşısındaki şiirinde yoktur. Bu, şairlerin ruh hal*lerini gösteren en önemli unsurdur. Hastalıklı bir ruh halinin yansıması olan Sis şi*iri döneminin sosyal ve siyasi şartlarının da bir sonucudur. Yahya Kemal’de ise sosyal ve siyasi şartların olumsuz bir etkisinin olmaması, aynı zamanda ruh hali*nin olgunluğu Siste Söyleniş gibi bir şiiri ortaya çıkarmıştır.
b. Yukarıda da belirtildiği gibi imparatorluğun sosyal ve siyasi durumu, Servet-i Fünun sanatçılarının da psikolojik durumlarını etkilemiş, karamsar ve bedbin bir ruh halinin oluşmasına sebep olmuştur.
3. Servet-i Fünun Döneminin modem Türk şiirinin başlangıcı sayılması, Tan*zimat Dönemindeki yenilik denemelerinin artık olgun ve Batı’yla eşdeğer bir hal almasından dolayıdır.
7.ETKINLIK’
Servet-i Fünun şürinin getirdiği yenilikler ve edebiyatımızdaki yeri konulu bir yazı yanız.

**çme ve Değerlendirme
1. (D) (Y) (Y)
2. .. terza-rima, sone …
… sembolizm ve pamasizm … … bireysel…
3 birinci metin cenap şahabettin
ikinci metin tevfik fikret
4Doğru cevap D seçeneğidir.
5Nazmın nesre yaklaşması, sanat için sanat anlayışının benimsenmesi, yeni kavram ve imgelerin kullanılması, bireysel duyguların öne çıkması, ağır bir dilin kullanılması Servet-i Fünun şiirinin Tanzimat şiirinden ayrılan yönleridir.

Kalici Baglanti Yorum (6) Yorum yaz! Etiketler : 11.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları, 11.sınıf edebiyatı, 11.sınıf edebiyat ödevi, 11.sınıf edebiyat kitabı cevapları
11.Sınıf Edebiyat Kitabı Cevapları(sf.81-95)
2/10/2009 · Kategori: Edebiyat Kitabi Cevaplari_11_Sinif_

1. SERVETiFÜNUN EDEBiYATININ OLUŞUMU

Hazırlık Çalışması 4
ı. “Sanatta ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz önemlidir.” sözüyle, sanat ese*rinde, sanatçının üslubunun önemi vurgulanınıştır. Bu, sanatçının hangi sanat dalında olursa olsun, sanatının estetik yönünün kuvvetli olması gerektiğini ifade etmektedir. 2. Cemil Meriç, “Dergiler, hür tefekkürün kalesidir.” sözleriyle dergilerin, sa*nat, edebiyat, düşünce konularının özgürce konuşulduğu, yayınlandığı birer yer olduğunu ifade etmektedir.

İnceleme
ı. ve 2. Metin

1.Etkinlik
ı. Grup: Servet-i Fünun, “fenlerin zenginlikleri” anl***** gelmektedir.
2. Grup: Servet-i Fünun, 1891 yılındaAhmet İhsan tarafından çıkarılmaya baş*lanmış, 1896 yılında da derginin başına Tevfik Fikret getirilmiştir.
ı. Servet-i Fünun dergisi, bu dergi etrafında toplanan edebiyatçıların, savun*dukları edebi görüşlerini açıklamada, savundukları görüşler doğrultusunda kale*me aldıkları eserlerini yayınlamada bir araç görevi yüklenmiş, hatta bu dönem edebiyatçılanna bir edebi topluluk olarak adını vermiştir.
2. Tanzimat Dönemi Edebiyatı bir yenilik getirdiği için “Edebiyat-ı Cedide” olarak adlandırılmış, daha sonra Servet-i Fünuncular için önceleri bir alayolarak kullanılmış daha sonra ise isim olarak yerleşmiştir. Yeniliğin üstüne yenilik yap*maya çalıştıkları için Servet-i Fünunculara da Edebiyat-ı Cedideciler denilmiştir.
3. Muallim Naci, Tanzimat sonrası Türk edebiyatında ılımlıların başında bulun*maktadır. Eskiyi savunanlarla ılımlılar geleneksel yaşama tarzını sürdürürken, ye*niyi savunanlar Batılı yaşama biçimin uymak istemişlerdir.

4. Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmış, Fransızca başta olmak üzere ço*cukluk yıllarında Batı dillerini öğrenmiş, Batı edebiyatı zevkiyle yetişmiş, İstan*bul ‘da Batılı bir yaşama biçimi sürdürmeye çalışmış, edebiyatta zevki ve es tetiği ön planda tutmuş, toplumsal sorunlardan uzak durmuş, bireysel konulara yönel*miş sanatçılardır.
5. a Tanzimat Dönemi metinlerinde “hürriyet, adelet, eşitlik, görücü usulü*nün yanlışlığı, gazetenin gerekliliği” gibi toplumsal konular işlenmişken, Servet-i Fünun ve Kırk yıl adlı metinlerde bireysellik ön plandadır.
b. Servet-i Fünun döneminde “Sanat, sanat içindir.” ilkesi benimsenmiş, toplumsal konulardan ve sorunlardan uzak durulmuştur.
6. Servet-i Fünun Döneminde estetik zevkin ön planda olması, dönem sa*natçılarını sadece sanatla uğraşmaya sevk etmiş, siyasi ve sosyal problemlerden uzak durmalarma sebep olmuştur.
Anlama ve Yorumlama
ı. Tanzimat Dönemi Edebiyatını hazırlayan sebepler ile Servet-i Fünun Edebi*yatını hazırlayan sebepler arasındaki en önemli farklılık, Servet-i Fünuncuların aradan geçen zaman içinde bazı yeniliklerin oturmasından, fikri ve edebi alan ile toplum tarafından benimsenmiş olmasından sonra ortaya çıkmış olmalarıdır.
2. Servet-i Fünun ile Kırk yıl adlı metinler tema bakımından toplumdan uzak, bireysel bir konuyu işlemişlerdir. Buradaki bireysellik, şahsi değil, topluluk adına bir bireyselliktir.
Her iki metin de anı türünün yapı özelliklerini yansıtmaktadır. Anlatırnda ise çeşitli betimlerne ve benzetmeleri yapılmış, Tanzimat Dönemine göre daha edebi ve süslü bir dil kullanılmıştır.
3. Bir edebiyat dergisi editörü olarak, derginin sanat anlayışını açıklayan bir yazı yazınız.
Ölçme ve Değerlendirme
ı. (D) (D) (Y)
2 …. Servet-i Fünun dergisin … … Edebiyat-ı Cedide …
Doğru cevap D seçeneğidir. Recaizade Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle eser*lerini yazmışlardır.
4. Dergi, Servet-i Fünuncuların edebi görüş ve çalışmalarını sürdürdüğü bir merkez olmuştur.

Öğretici Metinler
Hazırlık Çalışması
1. Öğretici metinlerde dilin, sanatsal bir biçimde kullanılması, anlatılmak iste*nenin karmaşık bir hal alıp anlaşılmamasına sebep olabilir.
Belirli bir düzeyde sanatlı anlatım ise öğretici metinleri, anlatım bakımından daha estetik kılabilir.
2. a. Günlük yaşantınızda eleştiri yapıp yapmadığınızı ve neyi, niçin eleştir*diğinizi belirtiniz.
b. Eleştirinin amacı, olumlu ve olumsuz yönlerin ortaya konarak, daha “iyi”nin ortaya çıkmasını sağlamaktır.
3. Hatıra ve gezi yazıları, kendilerinden sonraki dönemler için birer tarihi bel*ge niteliği taşırlar.
4. Servet-i Fünun Döneminde, II. Abdülhamit’in baskıcı yönetimi altında bulu*nan aydınların birçoğu Avrupa’ya özellikle de Paris’e kaçmışlardır. Ülkedeki bu baskıcı yönetim zamanında herhangi bir savaş olmamasına rağmen Batı karşısındaki gerileme devam etmiştir. Sosyal yaşamda, özellikle Tanzimat’ın ilanından sonra meydana gelen değişiklikler yavaş yavaş toplum tarafından kabul*lenilmiş ve devletle birlikte halk da yüzünü Batı’ya dönmeye başlamıştır.

1.Etkinlik
ı. Grup: Biraz Daha Hakikat adlı metnin yazIlış amacı, bilgi vermektir.
Grup: Biraz Daha Hakikat adlı metin iletisi, Servet-i Fünun ve yeniliktir.
Grup: Biraz Daha Hakikat adlı metindeki kelime grupları, cümleler, parag*raf1ar metinde anlam birliğine sahip kümelerdir.
Metindeki bu anlam birliğine sahip kümeler, metin iletisini ifade etmek, onu açıklamak, hakkında bilgi vermek amacıyla bir araya getirilmişlerdir.

ı. Biraz Daha Hakikat adlı metnin ana fikri, “Servet-i Fünun ve yenilik”tir. Bu . ana fikir, metnin ait olduğu sosyal ve siyasi şartlarla, Servet-i Fünun’u oluşturan şartlar dolayısıyla ilişkilidir.
Metin eleştiri (tenkit) düşüncesiyle kaleme alınmıştır.
Metindeki ifadeler, bilgi vermek, açıklama yapmak amaçlandığı için açıktır. Metindeki “gazete, makale, Dekadan, edebiyat okulu, edebi hareket, sanat, sa-
natkar, taklit, estetik, roman, ilerleme” gibi terim ve kavramlar kullanılmıştır.
Metinde günlük hayatla ilgili olarak, her alandaki işbirliğinin bugün için zorun*luluğundan bahsedilmiştir.
4. Metinde anlam tutarsızlığı veya birbiriyle çelişen düşünceler mevcut değildir.
a. Metinde somut ifadeler daha çok kullanılmıştır.
b. Bu durum öğretici metinlerin, bilgi vermek, açıklama yapmak, yönlen*dirmek, haberdar etmek gibi amaçlarının olmasından kaynaklanmaktadır.
Metin, öğretici metin geleneği içerisinde edebi tenkit alanında yazılmıştır.
Biraz Daha Hakikat adlı metni hangi yayın organında yayınlayacağınızı 00*lirtiniz.
8. Hüseyin Cahit Yalçın
Hüseyin Cahit Yalçın (d. 1875 - ö. 1957) yazı hayatına Servet-i Fünun döne*minde edebiyatçı olarak başlamış, II. Meşrutiyet, Atatürk, İsmet İnönü ve DP dö*nemlerinde her daim sert kalemiyle yazdığı polemik ve eleştirilerle ve aynı za*manda da kültürün yaygınlaşmasına destekleriyle akıllarda kalmış, gazeteci, ya*zar, siyaset adamıdır.
1908′de II. Meşrutiyet’in ilanı ile edebiyatı bırakmış ve politikaya ginniştir.
Ağustos 1908′de Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım ile birlikte Tanin Gazetesi ‘ni kurdu, İttihat ve Terakki’nin siyasi alanda bir nevi kalemşöru oldu. Aynı yıl, 1908*1912 Osmanlı Meclisi Mebusanı’an İstanbul milletvekili seçildi. 1911′de Düyunu Umumiye Dayinler vekili oldu. 1913 ‘ten sonra tek parti hiiline gelen İttihat ve Te*rakki’yi eleştinneye başladı. Haziran 1919′da Malta’ya sürüldü. 1922′de Tanin’i yeniden çıkannaya başladı. Hükümete yönelttiği ağır eleştiriler ve eski İttihatçıla*rı savunması dolayısıyla 1923′te İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. 1925′te mü*ebbet sürgün cezası ile çorum’a gönderildi. Bu tarihten sonra, Atatürk’ün ölümü*ne kadar politikanın dışında kaldı.
1933′te Akşam gazetesinde yazılar yazmaya ve Türk kültür hayatının önemli yayın organlarından biri olan Fikir Hareketleri dergisini yayımlamaya başladı. Atatürk’ün ölümünden sonra, İsmet İnönü’nün teklifiyle tekrar politikaya döndü. 1939-1954 yılları arasında Çankırı, İstanbul ve Kars milletvekilliği yaptı. 1954′de 79 yaşında tutuklanarak hapse girdi çıktı.
1957 yılında ölmüştür.

Biraz Daha Hakikat adlı metin yazarın sert kişiliğini, eleştirici yönünü ortaya koyması bakımından, kitabın adının “Kavgalarım” olduğu da düşünülürse ilişkilişdir.
2.Metin
Gezi Yazısı
ı. On Birinci Mektup adlı metnin yazılış amacı, gezilen yerler hakkında bilgi vermektir. Metnin ana fikri, Mısır ve piramitlerdir. Türü ise, gezi yazısıdır.
2. Metindeki “iki şerit gibi ekilmiş araziler”, “deve kervanı “, “bedeviler”, “merkepçiler, deveciler, fotoğrafçılar”, “müzik ve dilenci grubu” ifadeleri döne*minin sosyal gerçekliğini yansıtan ifadelerdir.
2.ETKINLIK (
ı. Grup: Biraz Daha Hakikat ve On Birinci Mektup adlı metinler, okuyucuya bilgi vermek amacıyla yazılmışlardır.
Bu durum öğretici metinlerin yazılış amacıyla parelellik gösterir.
2. Grup: Biraz Daha Hakikat adlı metinde “Servet-i Fiinun ve yenilik”, On Bi*rinci Mektup adlı metinde ise “Mısır ve piramitler” teması işlenmiştir. Temaların birbirinden farklı olması hem metinlerin türü hem de anlatılanların birbirinden farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
3. On Birinci Mektup adlı metindeki ifadeler, bilgi vermek amaçlandığı için açık ve kesindir.
3.ETKINLIK (
ı. Grup: Bkz. 2. soru
2. Grup: Metindeki “delta, üçgen, piramit, mumya, ebu’l-hevl” ifadeleri terim ve kavramlardır.
Bu bakımdan On Birinci Mektup adlı metin, öğretici metin olması dolayısıyla yoğundur.
4. Metinde somut ifadeler daha baskındır. Fakat yazarın edebi üslubundan kay*naklanan birtakım benzetmeler ve sanatlı söyleyişlerde soyut ifadelere de yer ve*rilmiştir.
On Birinci Mektup aldı metin “gezi yazısı”dır.
Cenap Şahabettin
l870′te Manastır’da doğdu. Babasının Plevne’de şehit düşmesinden sonra aile*siyle İstanbul’a geldi. İlköğrenimini Tophane’deki Fevziye Mektebi’nde yaptı.

Gülhane Askeri Rüşdiyesi ‘ni bitirdi. Tıbbiye İdadisi ‘nden sonra Askeri Tıbbiye ‘den mezun oldu. Hekim yüzbaşı oldu.
Paris’te 4 yıl ciJt hastalıkları ihtisası yaptı. Yurda döndükten sonra Mersin, Ro*dos, Cidde’de karantina hekimliği, sıhhiye müfettişliği yaptı. 1914′te emekliye ayrıldı.
Darülfünun ‘da Türk Edebiyatı Tarihi dersleri okuttu. Kurtuluş Savaşı sırasın*da Kuva-yı Milliye ‘ye karşı olumsuz tutumu nedeniyle öğrencileri tarafından isti*faya zorlandı. Daha sonra cumhuriyeti destekledi ama yalnızlıktan kurtulamadı.
İlk şiiri 1885′te daha öğrencilik yıllarında Saadet gazetesinde yayımlandı. Ön*celeri Muallim Naci ‘nin etkisiyle divan türü şiirle uğraştı. Daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan ‘dan etkilenerek Batı tarzı şiire yönel*di. Servet-i Fünun dergisinde şiirleri yayımlandı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil ‘le birlikte Servet-i Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri oldu. Gelenekçi şairlerin en çok saldırdığı yenilikçi şairdi. Diğer Servet-i Fünuncuların tersine bireysel şiiri tercih etti. Edebiyat-ı Cedide ‘nin en aşırı örneklerini verdi. Şi*ire “nesirmusikisi” dedi. Şiirlerinde kullandığı “Saat-i semenfam “, “çeng-i müzeh*hep”, “nay-i zümürrüt” gibi deyimler, imgeler döneminin sanat dünyasında önem*li tartışmalar yarattı. Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı savundu. Bu tarzda yazdığı en iyi iki örnek: “Yakazat-ı Leyliye” ve “Elhan-ı Şita” şiirleridir. 12 Şubat 1934′te İstanbul’da beyin kanamasından yaşamını yitirmiştir. Kabri Bakır*köy’dedir.
Eserleri:
Şiir: Tamat (1887)
Seçme Şiirleri (1934, ölümünden sonra) Bütün Şiirleri (1984, ölümünden sonra) Tiyatro:
Körebe (1917) Düzyazı:
Hac Yolunda (1909) Evrak-ı Eyyam (1915) Afak-ı Irak (1917)
A vrupa Mektupları (1919)
Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (1918) Vilyam Şekispiyer(1932)
On Birinci Mektup adlı metindeki birtakım sanatlı söyleyişler ile anlatılanların kurgulandığı üslup Cenap Şehabettin’in edebi kişiliğiyle örtüşmektedir.

4. ETKINLIK
ı. Grup: Ahmet Hikmet’i Nasıl Tanıdım? adlı metin bilgilendirmek, haber ver*mek amacıyla yazılmıştır.
Grup: Metnin ana fikri “Ahmet Hikmet”tir.
Grup: Metin hatıra (anı) düşüncesiyle yazılmıştır.
ı. Verilen metinlerde dikkati çeken yön daha önce de belirtildiği üzere toplum*dan, sosyal sorunlardan uzak ve bireyseldir. Bu durum, Servet-i Fünun Dönemi öğretici metinlerinin bireysellik etrafında şekillendiğini göstermektedir.
2. Metinde döneminin siyasi gerçekliğini yansıtan ifadeler “Türkçülük” fIkridir. Sosyal gerçeklik olarak ise, sanatçıların ev toplantıları gösterilebilir.
3. Anlatım bozukluğu olan cümleler şunlardır:
Bu sebeple o zamana kadar tanımadığımız, görmediğimiz birçok adamlara rastgeliyor ve birçok kişilerle temas ediyorduk. “(çoğul eklerinİn yanlış kul*lanımı)
“Uzanan ellerimiz birbiriyle kucaklaştı.”Dai Dai Hua Jiao” bu sayfa eş zamanlı olarak seo yarışması için hazırlanmıştır anlamsız kelımelerı mazur görünüz.”(Kelimenin yanlış anlamda kullanılması.)
“Başka herhangiyazarlar arasında ihtimal kırgınlığa varabilecek … ” (Gereksiz sözcük kullanılması)
“Fransızcada birçok Latin( ce) kelimeleri var, İngilizcede de birçok Fransız(ca) kelimeleri olduğu gibi … ”
(Ek eksikliği ve çoğul ekinin yanlış kullanımı)
Metin günümüz için Servet-i Fünun Dönemine ışık tutan bir öneme ve değe*re sahiptir.
5. Verilen cümlelere göre dergiler, döneminin, sanat ve edebiyat hayatına yön veren, sanatın fikri ve edebi yönünün yer aldığı birer merkez konumundadır.
6. Mehmet Rauf (d: 12 Ağustos 1875 - ö: 23 Aralık 1931)
İstanbul’da doğmuş ve küçük yaşta edebiyat ile ilgilenmeye başlamıştır. Bah*riye Okulu/na gitmiş İngilizce ve Fransızca öğrenmiştir. Yakından takip ettiği Ha*lit Ziya’nın eserlerine ve realizm akımına ilgi duymuştur. Fransız yazar Paul Bo*urget’yi okurmuş ve ondan etkilemiştir .. 1896 yılından itibaren Servet-i Fünun’da yazmaya başladı.
Romanlannda genelde İstanbul ve çevresinde yaşayan seçkin ailelerin arasın*da geçen aşk ilişkilerini konu almıştır. Zaman zaman şiirler de yazmıştır.

Eserleri Romanlan:
Eylül
Ferda-yı Garam Karanfil ve Yasemin Genç Kız Kalbi Böğürtlen
Son Yıldız
Halas
Ceriha
Kan Damlası Hikaye:
İhtizar
Son Emel Aşk Kadını
Eski Aşk Geceleri İlk Temas
İlk Zevk
Oyun:
Pençe
Memur şiirler:
Siyah İnciler
Anlama ve Yorumlama
ı. Servet-i Fünun Döneminde edebiyat ve sanat tartışmalan “sanatın sanat için mi, toplum için mi?” yapıldığı eksenindedir.
2. Tanzimat Döneminde Batı’dan gelen fikirlerin ve edebi unsurların yayın kaynağı, halkı bilgilendirip eğitmeyi amaçlayan aydınlar için herkese hitap eden gazetedir.
Servet-i Fünun Döneminde ise, herkese değil de sadece belirli aydın zümreye hitap eden dergi, gazetenin yerini almıştır. Bunun temelinde ise “estetik kaygı” vardır.
5.ETKINLIK
1. Gnıp: Servet-i Fünun Dönemi öğretici metinleri eleştiri, gezi yazısı ve hatıra olarak kaleme alınmış ve bireysel temalar işlenmiştir.

Tanzimat Döneminde ise, makale ve fıkra gibi türler yapıyı belirlemiş ve top*lumsal sorunlar ele alınmıştır.
2. Grup: Servet-i Fünun Dönemi öğretici metinlerinde edebi bakımdan daha oturmuş bir dil ve üslup kullanılmış, dil ağırlaşmıştır.
Tanzimat Döneminde ise eskiye oranla daha sade bir dil kullanılmış ve edebi süs ve sananan kaçınıımıştır.
6.etkinlik
Edebi tenkid, Gezi yazısı ve Hatıra türlerinden Biriyle bir yazı kaleme alınız.
**çme ve Değerlendirme
ı. (D), (D), (Y)
2. o” tenkit, gezi yazısı ve hatıra …

4. Doğru cevap A seçeneğidir. Tevfik Fikret’in Rübab-ı Şikeste adlı eseri şiir kitabıdır.
5. Servet-i Fünun Döneminde bireysel konulann işlenmiş olması, sanatta “es*tetik kaygı” ve “zevk” anlayışının benimsenmesi dolayısıyladır.

Hiç yorum yok: